9 Haziran 2013 Pazar

ÖZEL EĞİTİMDE AİLE BEKLENTİLERİ

                                               ÖZEL EĞİTİM VE AİLE BEKLENTİLERİ
Bireyler dünyaya geldikleri andan itibaren hızlı bir gelişim süreci içerisine girerek yaşamları için önemli olan çeşitli beceriler, davranışlar edinirler; ancak çeşitli nedenlerden dolayı bazı bireyler doğuştan ya da sonraki gelişimsel süreçlerde normal gelişim gösteren bireylerden farklılaşır birtakım sorunlar yaşayabilirler. Bir çok ülkede olduğu gibi Türkiye yetersizliklerinden dolayı sorunlar yaşayan, engelli bireyler gün geçtikçe daha fark edilir hale gelmektedir. Başbakanlık Özürlüler İdaresi rakamlarına göre Türkiye nüfusun %12.29’ u özel eğitim ihtiyacı olan bireylerden oluşmaktadır..( devlet istatistik enstitüsü Türkiye özürlüler araştırması. 2002) Bir de etkilenen bireylerin ailelerini bu rakama dahil edersek rakamlar azımsanmayacak düzeylere çıkmaktadır. Türkiye de engellilikten etkilenenler bu kadar çok iken bir takım hizmetler de gerekli olmaktadır. Sağlanması gereken bu hizmetlerden bireyi gelecekteki yaşamına hazırlama ve aile üzerindeki yük ve stresi azaltma ve benzeri konularda oynadığı kritik rolden dolayı özel eğitim öne çıkan bir hizmet alanı olmaktadır. 
Özel eğitim; “Özel eğitim gerektiren bireylerin eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri onların özür ve özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitimdir.”(2006 özel eğitim hizmetleri yönetmeliği) Özel gereksinimli bireylerin bağımsızlığa ulaşması için özel eğitim şarttır. Özel eğitim alanında atılacak her adım özel gereksinimli bireyleri etkileyebilmektedir. Bireyin ilk değerlendirilmesinden yetişkinlik yaşamına dek alınacak her karar bireyleri ve aileleri etkileyecektir. Bu konuda, alanda çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Ancak aile beklentilerini ele alan çalışmaların oldukça az olduğu görülmektedir. Bu çalışmalara;  otistik çocuğa sahip annelerin çocuklarının devam ettiği rehabilitasyon merkezlerinden beklentilerini ve önerilerinin belirlenmesi, (Ahmet yıkmış fidan yeliz Özbey, 2009) özel gereksinimli bireylere sahip ailelerin çocuklarının devam ettiği özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden beklentileri (Necmi Sarıoğlu 2006 ) ailelerin ana okulundan beklentileri (Ayhan Seyfullah oğulları,2012) örnek verilebilir. Bu araştırmalara baktığımızda ailenin beklentilerini tespit etmeye yönelik betimsel çalışmalar olduğu görülmektedir. Ancak ailelerin özel eğitimden ne beklemeleri gerektiğine yönelik öneriler veren çalışmalara rastlanamamaktadır. Bu çalışmada yetersizlikten etkilenmiş bireylerin ailelerinin özel eğitim hizmetlerinden beklentilerinin ne olduğunu tespit ederek ailelerin özel eğitim konusunda beklentilerinin ne olması gerektiği hakkında TV’den yayınlanacak bilgilendirici bir program hazırlanması hedeflenmiştir. Ailelere bu konuda önerilerin verilmesi nedeniyle bu çalışmanın önemli olduğu düşünülebilir. Ayrıca özel eğitimle ilgili olan ailelere, diğer hizmet sağlayıcılara ve geniş kitlelere kolaylıkla ulaşılabileceğinden çalışmanın TV programı olarak sunulması düşünülmüştür.
Aileler için hazırlanacak program için ailelerin beklentilerinin tespit edilmesi ilk adım olmuştur. Bu nedenle 75 aileye yarı yapılandırılmış bir görüşme formu uygulanmıştır. Görüşmede sorulan sorular aşağıdaki gibidir.
1.      Özel eğitimden neleri bekliyorsunuz?
2.      Çocuğunuzun öğretmeninden beklentileriniz neler kısaca ifade eder misiniz?
3.      “özel eğitimde şunlarda olsaydı, şu alanda da yardım hizmeti olsaydı.” Dediğiniz oldu mu? Bunlar nelerdi kısaca yazar mısınız?
4.      Özel eğitimde işbirliği nasıl olsun isterdiniz?
5.      Özel eğitim alanında  eksikler neler kısaca yazar mısınız?
Bu soruların hazırlanmasında çalışma ekibi öncelikle özel eğitim, beklenti ve eğitim standartları konusunda çalışmış, ardından sorular üretmiştir. Bu soruları hem proje danışmanları ile tartışarak, hem bir özel eğitim bölümü öğretim üyesi ile tartışarak hem de alanda ailelere yönelterek tekrar biçimlendirmişlerdir. İlk denemelerin ardından biçimlendirilen sorular uygulanmak üzere Ankara ili dahilinde10 özel eğitim hizmeti sağlayan özel eğitim merkezi ziyaret edilmiş, çalışmanın amacı orada bulunan ebeveynlere tanıtılarak gönüllü katılımları rica edilmiştir. Görüşmelerden elde edilen veriler içerik analizi yöntemi ile incelenerek veriler bir araya getirilmiştir.


Aile beklentileri:
Gerçekleştirilen analizlerin ardından aile beklentilerinin 4 başlık altında toplanabileceği belirlenmiştir. Bunları; eğitime yönelik beklentiler, eğitimde öğretmene yönelik beklentiler, aileye ve ihtiyaçlarına yönelik beklentiler, sosyal alan ve durumlara yönelik beklentiler olarak ele alabiliriz.
Eğitime yönelik beklentiler:
Eğitime yönelik beklentiler; ailelerin en çok üzerinde durduğu konu çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayabilen yoğunlaştırılmış eğitimdir. Aileler, çocuklarının gereksinimlerini karşılayacak, bağımsızlıklarını artıracak bir eğitimin sağlanmasını istemektedirler. Ayrıca verilen eğitimin kaliteli olumlu ve hızlı sonuçlar vermesini beklemektedirler. Bu konuda ailelerin ifadeleri şu şekildedir; “Özel eğitimden çocuğumun ders saatlerini fazlalaştırmasını ve daha kaliteli ders saati geçirmesini beklerim” Ders saatlerinin arttırılmasını ve ders sürelerinin arttırılmasını ve aynı zamanda çocuğun ihtiyaçlarını karşılayacak bireysel eğitimin verilmesini arzu etmektedirler. Ailelerden biri bunu, “Ders saatleri arttırılmalı. 2 değil 5-7 saat olsun.” Şeklinde ifade etmektedir. “Özel eğitimlerin çocuklarımız için daha fazla bireysel eğitim verilmesini isteriz.” “Bireysel çalışmalar daha yoğun olmalı.”  Verilerden elde edilen bir bulgu ise ailelerin kendi çocuklarının ihtiyaçlarından yola çıkarak beklentilerini belirliyor olmalarıdır. Çocuğundaki davranış problemlerinin azaltılmasına, iletişim becerilerinin arttırılmasına, çocuğunun ihtiyaçlarına yönelik konuşma terapisti, fizyoterapist gibi destek hizmetleri yanında  at tepisi, havuz terapisi, yunus terapisi gibi alternatif yaklaşımlara yönelik beklentileri vardır. Bunu aileler şöyle ifade etmiş; “Evet dil konuşma hocaları olsaydı onunla ilgili ders verilmesi havuz eğitimi at terapisi.” “Konuşma terapisi olmasını isterdim.”
Ayrıca aileler çocuklarının, değişik faaliyetlerde bulunabilecekleri oyun salonu, havuz gibi ortamların oluşturulmasını beklemektedirler. Çocukların ihtiyaçlarına göre materyallerin zenginleştirilmesini beklemektedirler. Buralarda çocukların hem eğitimine yönelik hem de sosyal etkinliklere yönelik faaliyetler yapılmasını beklemektedirler. Bir aile bu beklentisini “Materyal kitap bilgisayar kütüphane ve ilk yardım eksiklerinin giderilmesini istiyoruz. Özel eğitimde görsel eğitim verilmesini isterim.” şeklinde ifade etmektedir.
Aileler özel eğitimde denetim mekanizmasının oluşturulmasını ve kurumların sıklıkla denetlenmesini beklemektedirler. Bir aile bu beklentisini “Özel eğitim yerlerinin aylık kontrol edilmesi yapılması gereken şeylerin anında yapılması gerekir.” şeklinde ifade etmektedir.

Öğretmene yönelik ailelerin eğitim beklentileri özel eğitimde, özel eğitim alan mezunu öğretmenlerin eğitim vermesi, bu öğretmenlerin nitelikli ve yeterli olması, öğrenciyi sağlıklı değerlendirerek öğrencinin ihtiyaçları paralelinde eğitim vermesidir. Aileler öğretmenleri işini en iyi şekilde yapmaya çalışan, çocukla ilgilenen, işini severek yapan, ilgi gösteren, vicdanlı eğitimciler olmalarını bekledikleri görülmektedir. Bu konuda bir ailenin şu ifadesi örnek verilebilir; “Oğluma güler yüzle, sevgiyle ve onu eğlendirerek öğrenmesi gerekenleri öğretmesi ve özveride bulunması.” “Öğretmenin ilgisi başarıya ulaştırır. Bizlerle beraber olup çocuğumuza destek olmalarını bekliyoruz. Özel eğitimci olmaları gerekir ki aldıkları eğitimle bize faydalı olsunlar.” “Özel eğitimi öğretmeninin alanında başarılı ve branş öğretmenlerinin olmasını istiyorum. Öğretmenlerimizin çocuklarımıza sevgi ve saygı çerçevesinde daha anlayışlı bir eğitim vermesini bekliyorum.”  Aileler yapılan öğretim ve öğretmenin davranışlarında öğretmene güvenmek istediklerini bu şekilde gösteriyorlar.
İşlenen konuların öğretmen ve kurumlar arasında paralel olmasını beklemektedirler. Örneğin; ailelerden biri bu konuyu şöyle ifade etmiştir; “Özel eğitimden çağdaş okul ile birlikte aynı konularla karşılıklı aynı düzeyde kafasını karıştırmamak için ders konuları ile ilgili karşılıklı eğitim vermelerini birlikte aynı konuları öğretmeleri biri başka diğeri bir başka öğretmeye çalışıp kafası karıştırılmasın.” demektedir.
            Aileler çocuklarına öğretilenlerin kalıcı olmasına yönelik çalışmaların da yapılmasını beklemektedirler. Aile söyle ifade ediyor; “Çocuğum daha iyi bir şekilde ilerlemesi.”   
Sık sık öğretmen ve ders saatlerinin değişmemesini istemektedirler. Aile bunu şöyle ifade ediyor; “Özel eğitim öğretmeni olmasını istiyoruz. Öğretmenin devamlı olmasının  çocuk üzerinde çok önemli rolü var. sık sık öğretmen değişikliği bizde olumsuz etki bırakıyor.”
Aileler değerlendirme süreci ile ilgili de bazı beklentilerini de belirtmektedir. Öğretmenin çocuğu tanıma amaçlı değerlendirmesi, ihtiyaçların tespit edilmesine yönelik değerlendirmesi, değerlendirme sonunda alınacak kararların öğrencinin gereksinimini karşılayacak şekilde olmasını beklemektedir. Aileler yapılan değerlendirmelerle öğretmenlerin çocuklarını tanıyamadıklarını düşünmektedirler. Örneğin bir aile “çocuğumu en az benim kadar tanımasını istiyorum” demektedir. 
Aileler özel eğitimde manevi değerlerin ön planda tutulmasını beklemekte, bu işin maddi kaygılar için yapılmamasını istemektedirler. Bir aile bu beklentisini “Artık özel eğitimin manevi değerini bıraktılar maddi açıya döndü. Bunların olmasını istemiyoruz” şeklinde ifade etmektedir.

Ailelerin kendine yönelik beklentileri:
Aileler kendilerine psikolojik destek verilmesini beklemektedirler. Çocuklarının öğretmenleri ile ilişkilerinde kendilerinin sıkıntıları olduğunda onları da dinlemeleri, depresyon veya şok gibi yoğun psikolojik dertleri olduğunda kendilerine destek verecek şekilde davranmalarını beklemektedirler. Örneğin aile şöyle ifade ediyor; “Okulda sadece çocukla ilgilenmemeli velinin de eğitilmesi lazım psikolojik destek lazım çocukların daha çok oyun alanları olmalı.” “Özel eğitimde anneye babaya ve çocuğa psikolojileri açısından destek olsa iyi olurdu özellikle annenin buna çok ihtiyacı var. Çocuğu ile ilgili karşılaştığı sorunlarda anne babaya da eğitim olsa seminerler düzenlense uzmanlar eşliğinde .” Ayrıca bu konularda özel eğitim kurumlarında psikolog, rehberlik uzmanı gibi uzmanların bulundurulmasını, bu uzmanlardan destek almayı beklemektedirler. Ayrıca bazı aileler çocuklarına yönelik de uzmanlar tarafından psikolojik destek verilmesini istemektedirler. Bir aile bu beklentisini “ Çocuğumun ergenlik döneminde olduğu için psikolojik destek almak ve ailelere de eğitim verecek psikologların eğitim vermesi daha iyi olur.’’ şeklinde ifade etmektedir.
Ailelerin ifadelerinde bilgi gereksinimi içinde oldukları da tespit edilebilmektedir. Bu gereksinimlerini de kurumda ki öğretmenleri ile iletişim halinde giderebileceklerini düşünmektedirler. Çocuklarının yetersizliği hakkında, çocuklarının eğitimi için kendilerinin ne yapabileceği konusunda bilgi sahibi olmak istemektedirler. Öğretmenlerin kendilerine danışmanlık yapmalarını, çocuklarına en iyi şekilde faydalı olmak için görev dağılımı yaparak işbirliği içinde olmaları gerektiğini beklemektedirler. Aileler kurumun ve öğretmenin,  kendilerini eğitimin bir parçası olarak görmeleri gerektiğini düşünmektedirler. Bu nedenle kendi önerilerinin de dikkate alınmasını, çocukları ile ilgili her türlü problemin kendileri ile paylaşılmasını beklemektedirler. Bu süreçte sürekli iletişim halinde olunması gerektiğini düşünmektedirler. Bir aile bu beklentisini ‘’ Çocuğumuzla her yönle ilgilenmesi bizi de gerekiyorsa yönlendirmesi karşılıklı diyalog içinde olması çocuğun seviyesine göre dersler işlemesi’’ şeklinde ifade etmektedir. Başka bir aile ise “anneden babadan destek alması bir sıkıntı olduğunda çocuğun hakkında anne baba ile paylaşması ertelememesi.’’ şeklinde beklentisini ifade etmektedir.
Bazı aileler ise ihtiyacı olan ailelerin maddi yönden desteklenmesi gerektiğini düşünmektedirler. Bir aile bu beklentisini “ Özel eğitimde olmasını istediğimiz bir çok şey var. Fakat gerek devletin verdiği desteğin az olması gerek sade ailelerin maddi durumlarının kötü olması bu beklentilerimizi hayalden öteye götüremiyor.’’ şeklinde ifade etmektedir.

Sosyal yönden beklentiler:
Ailelerin bu yönde ki beklentileri daha çok sosyal kabul üzerinde yoğunlaşmaktadır. Öğretmenlerin ve diğer insanların çocuklarını olduğu hali ile kabul ederek ihtiyaçlarına yönelik girişimde bulunmalarını beklemektedirler. Örneğin aile bu beklentisini şöyle; “Özel eğitimde çocuğumuzun zevkli geçireceği oyun alanlarının olması, bizim çocuklarımız, ev veya sosyal yaşamda eğleneceği arkadaşları yok. Bu alanda çocuğumuzun vakit geçireceği alanlar olması.” “Belediyelerle işbirliği içinde olup bizim çocuklarımıza daha güzel oyun basket gitar gibi kurslar açılması engelli çocukları kabul etmiyorlar maalesef belediyelerin bu alanda dada çok çalışmalar yapmaları.” ifade etmektedir. Ayrıca öğretmenlerin ve özel eğitimdeki hizmet sağlayıcılarının kendileri ve çocuklarına yönelik empati kurmalarını beklemektedirler. Bir aile bu beklentisini “ Hizmet sağlayıcı kişilerin kendilerini hizmet alanların yerine koyarak o şekilde davranıp yararlı olmalarını isterim”  şeklinde ifade etmektedir.
Ailelerin sosyal ortamların ve sosyal faaliyetlerin artırılmasına yönelik de isteklerinin olduğu görülmektedir.  Bir aile bu konuda beklentisini “Özel eğitimde çocuğumuzun zevkli geçireceği oyun alanlarının olması, bizim çocuklarımız, ev veya sosyal yaşamda eğleneceği arkadaşları yok. Bu alanda çocuğumuzun vakit geçireceği alanlar olması.’’ şeklinde ifade etmektedir. Başka bir aile ise “Belediyelerle işbirliği içinde olup bizim çocuklarımıza daha güzel oyun basket gitar gibi kurslar açılması engelli çocukları kabul etmiyorlar maalesef belediyelerin bu alanda da çok çalışmalar yapmaları.”  şeklinde ifade etmektedir.
TARTIŞMA
Ailelerin beklentilerine genel olarak baktığımızda kendi çocuklarının ihtiyaçlarının çevresinde yoğunlaşmaktadır. Bu beklentilerin çoğunluğu karşılanabilir beklenti olmasına rağmen bir kısmı da karşılana bilirliği olmayan beklenti kategorisine girmektedir. Bu şekilde sınıflandırmamızda ki amaç ailelerin beklentilerini daha işlevsel ve kaliteli hale getirmektir. Bu beklentilerin gerçekleştirilmesi ile ilgili ailelerin ne şekilde davranması gerektiğini şekillendirmek ve fark etmediği alanlardaki beklentilerini de fark etmelerini sağlamaktır. Alternatif yaklaşımlar adı altında sıraladığımız beklentileri uygun olmayan beklentiler sınıfına koyabiliriz. Çünkü bu yaklaşımdaki yapılanlar sonuçlarının kesin olmayışı ve maddi açıdan pahalı oluşu karşılanabilir beklenti olmadığını gösterir. Ayrıca alternatif yaklaşımlar özel eğitimin kapsamına girmemektedir. Girse bile özel eğitim öğretmenlerinin bu alanda uzmanlaşmasını beklemek mümkün değildir.  Ailelerin yalnızlığından kaynaklandığını düşündüğümüz karşılanabilir olmayan beklentiler vardır. Örneğin ailenin kurumdan dikiş nakış kursu isteklerinin olması gibi… bazı ailelerin beklentileri ise çok geniş kapsamlıdır. Aileler çocuklarının yapabildiklerinin farkında olarak beklentilerini şekillendirilebilir. Aileler beklentilerinin farkında olmasına rağmen beklentilerini gerçekleştirmek için pek de bir şey yapmadıklarını görmekteyiz. Aileler beklentilerini bütüncül olarak ele alabilirler. Sadece çocuklarının ihtiyaçlarına yönelik değil, özel eğitimde bende ne yapabilirim kaygısıyla beklentilerin ve eğitimin kalitesinin artması yönünde kendine rol biçebilmelidir.
Öğretmenlerin ailelerin beklentilerine yönelik yapması gerekenleri şu şekilde ifade edebiliriz;  işbirliği, ihtiyaçlara yönelik eğitim, değerlendirme ve manevi değerler. Bunları ele alarak öğretmenin neler yapabiliri ifade edersek:
İşbirliği öğretmen –aile ve öğretmen –diğer hizmet sağlayıcılar arasında gerçekleşmelidir. Öğretmen aile ile işbirliği sağlarken kurum da çocuğa kazandırdığı becerilerin kalıcılığının ve genellemesinin sağlanması için öğretmenin aileye çocukları hakkında düzenli olarak bilgi vermesi gerekmektedir. Bu bilgi paylaşımını sağlamak amacıyla öğretmen günlük, haftalık, aylık ve dönemlik olarak bilgi vermelidir. Öğretmenin vereceği bilgiler, çocuğunun gelişimi için ailenin de evde yapabileceklerini ifade edecek şekilde verilmesi işlevsel olduğu düşünülmektedir. Bu şekilde ailelerin bilinçlenmesi ve öğrencinin günün çoğunu geçirdiği evinde fırsatlar oluşturularak çocuğun öğretimsel zaman kazanmasını ve okulda verilen eğitimin genellemesini sağlayacağı düşünülmektedir. Bunlar öğretmen, aile eğitimi oturumları ile aileye kazandırabilir Burada öğretmen aileye ebeveyn rolünden fazla bir şey yaptırmamaya dikkat etmelidir. Aileler bu eğitimle çocukları için bir şeyler yapabildiğini fark ettikçe içsel motive olurlar. Öğretmenler aile eğitimdeki gerçekleştirmek istedikleri amaçları düzenlerken işbirliği içinde ailelerin de görüşlerini alması gerekebilir. Çünkü verilecek eğitimin daha sağlıklı ve işlevsel olması için bu gerekli olabilir. Amaçlar konarken ailelerin eğer uygun önerisi yoksa öğretmen bunu uygun bir şekilde aileye ifade edebilmelidir. Çoğu zaman ailenin önerisi de uygun olmaktadır.
Yukarıda sıraladığımız beklentilere baktığımızda genel olarak aileler, gerçekleştirilmeye çalışılan amaçların ihtiyaçlara yönelik olmadığı ya da boş, gereksiz olduğunu düşünebilmektedir. Burada öğretmen ne yaptığını aileye söylemesi, aileleri bu durumdan kurtarmakta ve ailelerin daha sağlıklı beklentiler içinde olmasını sağlamaktadır. Ailelerin ve öğretmenlerin işbirliği içinde olmalarının gerekliliği yönetmelikte de değinilmiştir. MADDE 86 da BEP geliştirilmesinde ailenin de işbirliği içinde olması gerektiği belirtilmiştir. MADDE 71 de de aile işbirliğini açıkça göstermiştir. MADDE 71, MADDE 63 de verilen hizmetlerin planlanmasında yürütülmesinde ailenin de görüşlerinin alınması gerektiği belirtilmiştir. Rehber öğretmen öğrencilerin bireysel gelişim raporlarını düzenlerken işbirliği içinde olmaları gerektiği belirtilmiştir. MADDE 36 da ise aile eğitim programlarının uygulanmasında dikkat edilecek hususlar anlatılmış. Bu hususlarda işbirliği de iyi bir şekilde anlatılmıştır. Yönetmelik incelendiğinde muhtelif yerlerde, muhtelif maddelerde aile ile işbirliği içinde olunması gerektiği de açıklanmıştır. Özel eğitim, ailelerin çocuklarından uzaklaşmak ve birkaç saatlerini rahat geçirmek için çocuklarını bıraktıkları yerden ziyade; özel eğitim engelli çocukların daha fazla iletişim ve işbirliği içinde olması gereken bir alandır. Bütüncül olarak baktığımızda ailenin en çok güvendiği ve en yakınındaki uzman özel eğitim öğretmenidir. Atılacak her adımdan, ne yapılması gerektiğinden haberdar olan aileler eğitimin denetçisi olmalı ve kendi yararına yönelik bilgileri öğretmenden alabilmelidir. Belki burada öğretmenin kişisel tavrına, ailenin nasıl tepki vermesi gerektiği hususunda eksiklikler olabilir. Burada ailenin kendi çabasına biraz daha ihtiyaç duyulmaktadır. Aileler bu konuda bir araya gelmeyi başarabilirlerse; bunun öncüleri ve yönlendiricileri olan sivil toplum kuruluşları da aileyi temel taş olarak ele almalı ve her aldığı kararlarda, yaptığı faaliyetlerde, aileden güç alarak devam edebilmelidir. Ailelerin sivil toplum örgütleri ile bir araya gelmesi sonucunda aileler kendi farkındalığını fark edecek ve olası güç birliğini oluşturacaktır. STK içinde yer alan aileler ile yapılacak aile toplantıları ya da kardeş aile yapılanması ile aileler kendi çocuklarının eksiklerini, kendilerinin eksiklerini, öğretmenlerinin eksiklerini görebilme şansı olabilir. Bunun için STK’lar kendi misyonlarını ve vizyonlarını gözden geçirmeli ve “ailelere nasıl daha faydalı olabilirim” kaygısı içinde olmalıdır. Bu kaygının içinde olan STK’lar ailenin bu eğitim sistemi içinde birinci derecede denetim mekanizması olduğunu fark eder. Aileleri, öğretmenlerin ve kurumların ne yaptığı konusunda daha fikir açıcı düşünce zincirlerine aileleri katabilir. Ailelerin yalnızlık, ne yapacağını bilememe, çaresizlik, bilgi ve hakları konusunda STK’lar ailelere bilgi paylaşımlarını işbirliği teması altında verebileceği gibi, olası devlet mekanizmasında alınacak kararlarda ailenin birinci dereceden fark ettikleri eksikleri ve önerileri özel eğitimin geleceği adına karar olarak yansımasını da sağlayabilirler. Günümüzde engelli birey ve ailelere destek ve hizmet vermek için kurulan birçok STK kuruluş amacına ya da üzerine düşen görevler doğrultusunda faaliyetlerde bulunma konusunda tatmin edici faaliyetlerde bulunmuyorlar. Birçok kurum, bir arada vakit geçirmek için toplanmış bireylerden oluşuyor. Bunun önüne geçilmesi gerekmektedir. Çünkü bu kurumları çocuğunun eğitimi ve ihtiyacı için destek olarak gören birçok aile var. Birçok ailenin bu kurumlardan “yardımı olur” beklentisi var; ya da bu yönde beklenti içinde olabilmesi gerekir. STK’lardaki bu eksiklik aileleri olumsuz etkiliyor. İleriki yaşamları hakkında aileler karamsarlığa düşebiliyor. Bu durumdaki aileler çocuğunun eğitimi için gerekli olan çabayı gösteremiyorlar. (tek nedeni STK'lar olmasa da en azından yanında olması bağlamında düşünülebilir.) Bu durumun ortadan kaldırılması için bu STK’ların bilinçlendirilmesi gerekir. Bu kurumları bilinçlendirme görevini de en sağlıklı şekilde bu işi bilen diğer STK kurumları ile yapılacak işbirliği ile gerçekleştirilebilir. Amacı doğrultusunda faaliyetler gösteren STK’lar ile işinin bilincini anlamamış STK’lar birleşebilir. STK’lar ailelerin hak savunuculuğu görevini üstlenen önemli kurumlardan olduğu için STK’ların devlet tarafından bilgilendirilmesi, gerçek anlamda hak savunuculuğu için pek de uygun olmadığı düşünülmektedir. STK’lara kurumsal olarak bakıldığında STK’ların beklentileri eğitimin kalitelileştirilmesi ve bireyin bağımsızlığının artırılması için yeterli görünmemektedir. Genel olarak STK’lara bakıldığında sağlanması gereken hizmetler konusunda belirli alanlara yoğunlaştıkları görülmektedir. Diğer alanları göz ardı ettikleri söylenebilir. Bu durum STK’ların birbiri ile iletişim kurmaları ve bilgi alış verişi yapmaları sağlanarak düzeltilebilir. Ayrıca STK’lar:  Destek ve kaynak eğitim sağlaması için gerekli hizmetlerin aileye ulaşmasına imkân sağlayabilir. İş imkânı sağlanmasına yardımcı olabilir, engelli bireylerin çalışabilmesi için onlara uyarlanmış ortamlarda iş imkânları oluşturabilir, bu imkânların sağlanmasını tüm aileler adına devlet kurumlarına bildirebilir. “İkinci Aile” görevi yapabilir. Aileyi ihtiyaçları doğrultusunda yönlendirebilir, hakları konusunda bilgilendirme yapabilir, sosyal faaliyetler düzenleyebilir, aileleri bir araya getirerek birbirlerine bilgi ve tecrübelerini aktarmalarını sağlayabilir, sosyal kabul çalışmaları yaparak, yapanlara destek olabilirler.